İş Arkadaşlarınıza Yüzde Yüz Güvenmemeniz Gerektiğine Dikkat Çeken Kavram: "Sessiz Kısıtlama"
İş hayatında sessiz istifa, sessiz kovulma gibi kavramlara hepimiz aşinayız. Bu 'sessiz' zehirlerin arasına bir yenisi daha eklendi. Çalışma ortamlarının yeni kabusu olmaya aday 'Sessiz Kısıtlama' kavramını da çok sık duymaya başladık.
Daha önce, bir iş arkadaşınızdan yetkili olduğunu bildiğiniz bir konuda yardım isteyip ona soru sorduğunuz halde tam ve net bir cevap alamadığınız oldu mu? Üstelik de cevabı bildiğine adınız gibi emin olduğunuz bir konuda, size bilmiyorum demesi eminim garip gelmiştir.
Bahsi geçen 'sessiz' kavramların son dönemlerde sosyal medyada ne kadar gündem yarattığına tanık oluyoruz. Bunlar yeni kavramlar gibi dursa da yıllardır süregelen bazı durumların günümüzde nasıl adlandırıldığını, sosyal medyanın yadsınamaz gücü sayesinde öğreniyoruz.
İsteseydi yardım edebilirdi, etmemeyi tercih etti.
Yeni bir işe başladınız ve oryantasyon sürecindesiniz. Bu aşamada pek çok iş arkadaşınız size sevimli görünebilir ve her konuda çekinmeden yardım isteyebileceğinizi söylemiş olabilir. İşler yoğunlaştığında ise nedense bu insanları etrafınızda göremezsiniz. İş arkadaşlarınız sizi erteler, sorduğunuz konuyu onlar da bilmiyordur ve asla bir sonuca varamazsınız.
Bazen ileriye gidip rica ederken ısrarcı olup bir şey öğrenebilmek için yalvarmış bile olabilirsiniz. Belki yalnızca size müsait değillerdir. Kahoot! sözcüsü sessiz kısıtlamayı, çalışanların işle ilgili değerli bilgileri iş arkadaşlarıyla paylaşmayıp kendine sakladığı yeni bir iş hayatı trendi olarak tanımlıyor.
Kahoot! platformundaki çalışanlar arasında yapılan araştırma sonuçları, 'sessiz kısıtlama' için en iyi örneklerden biri oldu.
Kahoot! yetkililerinin yayınladığı bir raporda, çalışanları işle ilgili önemli bilgilere sahip oldukları halde, %58’inin bu bilgileri diğer iş arkadaşlarından saklama eğiliminde olduğunu vurguluyor. Bu oldukça ürpertici bir veri.
Kahoot! sözcüsü bir röportajda, “işle ilgili önemli ve değerli bilgilerin diğer çalışanlardan saklanmasının işteki üretkenliği olumsuz etkileyeceğini” dile getiriyor.
'Z kuşağı' bu noktada da iş başında.
Tüm nesillerin bireysel olarak yarıştırıldığı bir sistemden gelen herkes, gerek eğitim gerek iş alanlarında kendini sağlama almak istiyor. Bu oldukça anlaşılabilir bir durum. Herhangi bir iş ortamında yerimizin kolaylıkla doldurulabilir olduğu konumlarda işimizi iyi yapsak bile sonsuz bir rekabetten dolayı diken üzerinde hissedebiliyoruz.
Bilgiyi bilinçli olarak kendine saklama eğiliminde olmak ne kadar yanlış olsa da bu durum genelde doğal bir şekilde gelişiyor. Yapılan araştırmalarda, iş hayatında sessiz kısıtlamayı gerçekleştirme eğilimine en yatkın grubun %77'lik oranla Z kuşağı olduğu sonucu ortaya çıktı. Bugünün yeni nesil yetişkinleri iş ortamındaki rekabete karşı gardını almış durumda.
İşlerin kesintisiz olarak ilerlemesini etkileyen bir problem.
Ekmeğin aslanın ağzından çok daha derinlerde olduğu bir devirde belki sessiz kısıtlama sebeplerini empati kurarak anlayabiliriz. Ancak profesyonel iş hayatında yer almaması gereken durumlar olduğu çıkarımını yapmak da zor değil. Uzmanlar bu duruma sebep olan şeylerin başında uzaktan çalışma modellerinin geldiğini vurguluyor.
Aynı ortamda bulunmadığımız, dolayısıyla iş dışında bir bağ ve paylaşımımızın olmadığı insanları kolaylıkla harcama potansiyeline sahibiz. Sessiz kısıtlama durumu, aynı iş ortamında çalışanlar arasında bile yüksek seviyelerdeyken, uzaktan çalışanlar arasında sessiz kısıtlama olması biraz masum kalıyor.
En büyük zarar, firmalara ve şirketlere yazılıyor.
Maalesef bu işin bir kazananı yok. Bilgiyi saklayan ve kendine kullanan güruh için de bireysel başarı ve kazanımlar kısa vadeli oluyor. Çünkü sessiz kısıtlama sonucu en büyük darbeyi aslında çalıştığımız firmalar ve şirketler görüyor.