Dijital yaşam başlıyor, ölümsüzlük gerçek mi olacak?
Dijital yaşam başlıyor, ölümsüzlük gerçek mi olacak?
Dijital yaşam başlıyor, ölümsüzlük gerçek mi olacak?
İnsanı ölümsüz kılacak "dijital ölümsüzlük" projesi için takvim 2045 olarak açıklandı. Çılgın proje hayata geçtiğinde ölen insanların 'zihinleri bilgisayara aktarılarak' dijital platformda sonsuza dek yaşaması sağlanacak. Uzmanlar ise proje ağır travma ve sorunlara yol açacak.
Elon Musk'ın sahibi olduğu Neuralink tarafından, ilk kez bir insana beyin çipi yerleştirilmesi, sonrası; bu kez de Rus milyarder Dmitri İtskov'un "çılgın projesi" gündemde. İtskov'un 2045 yılında insanların 'zihinlerini bilgisayarlara aktararak' dijital ölümsüzlük elde edileceğini açıklaması, bilim dünyasında heyecan yaratırken, tartışmaları da beraberinde getirdi. İtskov gibi fütüristler de 2045 yılında 'zihin ve düşüncelerin bilgisayarlara aktarılarak' dijital ölümsüzlük elde edileceğini savunuyor.
YAŞAMI SORGULATIR
Ancak söz konusu çılgın dijital projenin travmatik etkileri olmasından endişe ediliyor. Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Hülya Bingöl Çağlayan'a göre, dijital ölümsüzlük, insanları olumsuz etkileyecek.
İnsan bilincinin dijital ortama aktarılmasının yeni bir insan deneyimi yaratacağını da dile getiren Dr. Çağlayan, "Dijital ölümsüzlük, aynı zamanda insanların kimlik ve bilinçlerini nasıl tanımladıklarını sorgulamalarına neden olabilir. Bu da bir dizi etik sorunu beraberinde getirebilir. Kimlik hırsızlığı, gizlilik, güvenlik ve diğer önemli konular, dijital ölümsüzlük teknolojisinin kullanımıyla gelişebilir. Dijital ölümsüzlüğün geride kalanlarda nasıl bir etki yaratacağına dair net bir bilgi sahibi olamamakla birlikte, bazı durumlarda travmatik etkiler yaratabileceği düşünülmeli" dedi.
İKİ OLASILIK VAR
Merak edilen "dijital ölümsüzlük" projesini konuştuğumuz Teknoloji Uzmanı Tanol Türkoğlu ise teknolojik ilerleme ve fütüristik gelişmelere karşı temkinli yaklaşan isimlerden. Dijital ölümsüzlüğe ilişkin iki olasılıktan bahseden Türkoğlu, şunları söyledi:
"Birinci düşünce, makineleri insan vücudunun içine taşıyarak, insana dair kırılganlığı azaltmak, yani daha güçlü hale getirmek. İkinci teori ise makineyi insan vücuduna taşımak yerine, insanı makineye taşımak! Burada doğal olarak akla beyin geliyor. Ancak insan vücudunun canlı kalmasını sağlamak çok fazla sistemin karmaşık yapısını ayakta tutmayı gerektiriyor."
ÇİPLERİN ÖMRÜ UZUN
Türkoğlu, insan vücudunda bir hücrenin yaşam süresinin ortalama dört hafta, dijital vücutta bir çipin çalışamaz duruma gelmesinin yıllar süreceğinin altını çizerek, "Eğer insanı dijitale taşımak sadece beyinle ilgili işlevleri içerecekse vücudun geri kalanını taşımaya gerek kalmayacaktır. Yani bugün siborg, hümanoid ya da android olarak isimlendirilen fiziksel yapılar, işlerin yapılması için gerekli olsa da insanın dijital veya zihinsel canlılığını sürdürmesi için zorunlu değil" ifadelerini kullandı.
BEYİN ÖLÜMÜYLE YAŞAM BİTER
Öte yandan Dijital ölümsüzlük projesini dinsel ve ruhsal açıdan yorumlayan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu eski Üyesi Prof. Dr. Mustafa Saim Yeprem, beyin ölümünün gerçekleşmesi ile hem bilimsel, hem dinsel açıdan insanın öldüğünün kabul edildiğini söyledi.
Prof. Dr. Yeprem, dini açıdan ölüm olgusu hakkında şunları söyledi: "İslam inanç sisteminde tek tip bir ruh tanımı yoktur. "Bana göre, ruh dediğiniz insanın anne karnında tek hücreli embriyo halinde başlayan ve beyin ölümüyle sonlanan bir canlılık olaydır. Dolayısıyla dijital ölümsüzlük diye bir kavramın dinsel ve ruhsal açıdan anlamı yoktur."